“Böyle giderse, şu hastalıklı asrın bitmeyen hengâmesi içinde yok oluruz. Neyin davası bu? Yaşamakla kavga etmek de neyi nesi, bilmiyoruz. Bruno Schulz, “Bütün telaşımız, heyecanımız gereksiz bir çabanın, yararsız bir kovalamanın içinde tükenip gidinceye kadar hep birtakım yanlış anlamaların ortasında… Yazının Devamı ›
Bir Sensizlik ki Şakir’e Nasıl Anlatayım? Şakir’e benden çay… Herkes dertli bu gece. Kuytu köşelerden, çıkmaz sokaklara bakan evlerin pencerelerinden, telefonların çekmediği en ilkel mabetlerden getirdim şu elimde görmüş olduğunuz matemleri. Yalnızlık senfonisini ezbere bilen küçük çocuklar yetiştirdim ve hiç… Yazının Devamı ›
Bazen de saygıdeğer abilerim ablalarım, dünyası yerle bir olur insanın. Hayat, fazla kafa yormadan idare etmeyi sağlayan bütün anlamlarını yitiriverir. En akıllıca saydığınız fikirlerinizin saçmalığını, en içten duygularınızın yapmacıklığını kavrarsınız. Aslında hiçbir konuda bir fikriniz bulunmadığını, aslında hiç kimseye karşı… Yazının Devamı ›
Ne zaman karnım acıksa Arkamand’daki yağ ve zeytinlerle tatlandırılmış o kıvamlı, taneli tahıl lapasını çeker canım, nitekim o zaman da öyle olmuştu; ama mideme inmiş yarım kilo kadar balıkla kendimi çok daha iyi hissediyordum. Güneş doğmuş, sırtımı tatlı tatlı ısıtıyordu.… Yazının Devamı ›
Bir an önce gitsindi misafirler. Kadın’ın, televizyonun esiri olmuş kocasının daha fazla sergilenmesine tahammülü yoktu. Çayını da kısırını da zıkkımlanıp defolsunlardı. Adam akşam televizyonun başına bir daha geçmiş, yarın nasıl olsa pazar diye düşünüp güneşin doğuşuna kadar televizyon seyretmişti. Öğlene… Yazının Devamı ›
“Kâtiplik devam edeceği için dünyada sayıları iyice azalmış olan okurlar da iş değiştirecek ve kâtiplik yapacaklar. Giderek daha çok ülke kâtiplere, mürekkep ve kağıt fabrikalarına dönüşecek, gündüzleri kâtiplik yapan insanlar geceleri kâtiplerin çalışmalarını basmak için matbaa makinelerinin başına geçecekler. Önce… Yazının Devamı ›
Yüzündeki duygu değişimlerini, tenindeki titreşimleri yakalamak istermiş gibi gözlerini Enise’nin gözlerine mıhlıyor: Enise de ona bakıyor. Arkadaşının bakışlar andaki o sağlıklı ışık sönmüş, hüsrana uğramışların donuk ışığıyla titriyor göz bebekleri.“Yaşam alanı hiç değişmeyen bir insanın, göreneklerinde en ufak bir değişikliğe… Yazının Devamı ›
“Aslında kendime karşı utanç duymamı gerektiren belli bir şey de yok,” dedi. “Hiçbir şey. İçimi dökmek için konuştuğumu da sanmayın. Ama insanlığı düşününce rahatım kaçıyor.” Taptaze bir vicdanı olmasını istiyordu -kendisi böyle diyordu: Taptaze, öyle bir vicdan ki her zaman… Yazının Devamı ›
“Anlatabilmeliydim” dedi. Deliremeden öldü. Hakkında yazacak başka bir şey bulunamadı. Yaşarken çay bahçesine gidermiş hep ve muhabbet etmek istermiş gençlerle. Bir keresinde bir arkadaşım şahit olmuş. Önce bir kaç dakika dinlemiş genç bir çift Vü’sat O. Bener’i, sonra hemen sıkılıp… Yazının Devamı ›